GARİP MEKTUP
Yine ben, tanıdığın…
Ellerini tutamasam da birden,
Gözlerine bakmasam da,
“Seni seviyorum Hatun” diyemesem de titreyerek…
Yazıyorum, omuzlarımda ağır yük!
Yine diyecek misin?
“Olmadı, sen söylemedin, ben de duymadım!”
…
Belki hatırlamazsın beni,
Bilmek istemezsin hala seni sevdiğimi,
Olacak iş mi peki,
Yorgunluğu varken üzerimde,
Aşkınla boğuştuğum uzun yılların.
Bir bakış atmayacak mısın?
Teneffüs zili gibi,
Dinlenmem için?
Bir ara…
Uykusuz gecelerime,
Tatsız yemelerime, içmelerime,
Yarım gülüşlerime… Ara.
Kapanırken yaralarım,
Yeniden parçalamalarına mola…
Ağlıyorum…
İzliyorum seni… Yine…
Görmüyorsun beni,
Bilmiyorsun da…
Kim verdi bu mektubu diye,
Sorma kimseye beni,
Bilmeyecek, Tanımayacak,
Hatırlamayacaklar…
Silmişken gözlerimi bakışların yüzümden,
Sen bile tanımayacaksın.
Bakışların ararken beni kalabalıkta,
Gözlerime bakacaksın ama tanımayacaksın…
Etraflıca süzeceksin,
Ümidin yok, göremeyeceksin…
Başını çevirirken sağa sola,
Gözlerin kocaman,
Tek tek sayarken yakınlarını,
Uzakları düşünemeyeceksin.
Ayağa kalkıp yürürken koridorlarda,
Her yüzü ince ince süzsende,
Tüm arkadaşların sana yabancı gelecek.
Tutamayacaksın gözlerindeki damlaları,
Dolarken gözlerin,
Islanırken kirpiklerin,
Bakışların puslu artık,
Göremez olacaksın açık açık,
Silerken gözlerini aceleyle,
Ümitlerin tükenecek,
Bulamayacaksın inan,
Göremeyeceksin beni, bulamayacaksın…
Aramaların yoracak düşüncelerini,
Utanacaksın da…
Kalbin yavaşlayacak,
Merak yerini kızgınlığa bırakacak,
Kızacaksın bana,
Belki nefret edeceksin, tanımadan…
Dönüp yine oturacaksın,
Elinde yine mektubum,
Yine okuyacaksın, ama kızgın.
Ve gözlerin durgun…
İlk okuyuşun gibi değil bu okuman,
Benim de ilk yazışım gibi…
Sen de sevsen benim gibi,
Kaçamazdı bakışlarım bakışlarından,
Gizleyemezdim perdeler arkasından dahi.
Saklanamazdım senden,
Bakışlarımı yakalardın,
Gizli gizli seyretmemi seni, tanırdın.
Yürüdüğüm sokakta yürürken,
Varlığımı hissederdin,
Ayak izlerimi arardın,
Bulamazdın ama düşünürdün heyecanla,
Gün boyu hem de…
Bazen de kokumu duyar gibi olurdun,
Sağa sola bakınırdın hızlıca,
Kalbin hızlanırken aniden,
İç çekmelerin karnını sıkıştırırdı,
Ağrı girerdi göğsüne, garip…
Bulamazdın, göremezdin belki,
Yine de arardın,
Benzetmek isterdin belki yabancıları bana.
Sonra “yerine koyamam” deyip kızardın kendine,
Başını eğip yürürdün yine, yenik…
Sevseydin eğer benim gibi…
Sende sevsen benim gibi…
Uzak olsan da hissederdin,
Garip karın sancılarımı,
Uyutmayan hani gecelerce;
Derin derin solurken kederden,
Koştururcasına atarken kalbim,
Ayaklarımı uyuşturan karın sancımı,
Yürürken yüzüstü düşürecek gibi,
Dizlerimi titreten…
Acımı duyardın uzaklardan,
Paylaşmak için dua ederdin,
Dilerdin Allah’tan dertlerini bana yaz diye.
Ama nereden bileceksin ki,
Bilmeden beni sevmeyi,
Okudukların sana ne hissettirecek,
Belki biraz heyecan,
Belki biraz merhamet,
Ama aşk değil…
Sıraya koyup kafamı uzun uzun seni seyredişlerimi unutmuşsundur belki,
Çevirip birden bakışlarını, beni utandırmalarını unutmuşsundur.
Pencerelerden saatlerce seni seyrettiğimi,
Unutmuşsundur seni nasıl sevdiğimi,
Unutmuşsun belli ki halimi,
Unuttuğun belli beni…
Unut beni…
Unut…
NİSAN 1998'E İTHAF 08:44 - 11.10.2013 - CUMA - KERİM ÖZDOĞAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder